27 Şubat 2013 Çarşamba

Nirvanaya az kaldı az



Demiş birisi. Doğru demiş. Her günün aslında yeni bir şans olduğunu bilmek, her sabah sağlıklı bir şekilde uyanabilmenin kıymetini bilmek, sevdiklerimizin bizimle olmasının ne büyük bir şans olduğunu unutmamak işte sadece bu . Bu kadar şeyi bilsek yeter de artar bile. Zaten bunun verdiği huzur da bize herşeyin üstesinden gelebilme gücünü sunacaktır. İnsanoğluna daha ne lazım ki. Motivasyon koçu mu? İlaç mı? Psi...... log mu?

Huzurlu insan "ben ce" mutlu olur, mutluluk verir ve başarılı olur. Çok büyük işler başaramasa da başardıklarından mutlu olmanın yolunu bilir o huzurludur işte. Kendi bilincinden başka da hiçbir dış desteğe ihtiyacı yoktur. Atalarımız boşuna dememiş - İnsan kendi kendinin doktoru olmalı. diye.




Hadi diyelim bunları başardık Eeeeeeeee bu da yetmez. Görmeyi bilmeli , gülmeyi ise asla unutmamalı.
Huzurlu görebilen ve gülen günler diliyorum.

13 Şubat 2013 Çarşamba

Tarihçi : (

Efendim bir tarihçimiz var - ki kendisi hayatta olup, TV de program ve köşe yazarlığı gibi ekstralara çıkmaktadır ; ben yazılarını seneleeeerdir keyifle takip ederdim taaa ki TV de programa başlayana kadar.      ( Orada benim için karizmasını sarsmış ve beni hayal kırıklığına uğratmıştır.)
 Bu da ne demek demeyin sanki şey gibi......... hani bir kitap okursunuz bayılırsınız , o kitabın filmi çekilir ve hiç güzel gelmez ya size işte onun gibi bir şey. Hayalinizde canlandırdığınız şekli hep daha iyidir.
Bazen ses tonu   bazen konuşma şekli .......benim hayran olduğum köşe yazarı değildi o artık.
Şimdi çok alakasız olacak ama programda bir küfür hakkında tartışmaya başlıyorlar bu TV programında ben de merak ettim birazcık altını kazıyınca bakın neler çıktı.




Yani sayın tarihçi benim arkanızdan konuşma sebebim sadece sizi sevmek yoksa bana neeee.....
Tv programında sözü geçen küfür "pezevenk" şimdi bu tarihçi aynı sene içinde köşesinde başka hikaye anlatıyor TV programında bambaşka hikaye anlatıyor bu kelimenin kökü ile ilgili.
Ben size alternatifleri sunayım siz beğendiğinize inanın derim. Sanki hepsinden biraz almış gibi ama yine de karar sizin.

Kök 1 ) Azerice "iş adamı" - Bizim dilimizde ki anlamı da bir iş adamı zaten :)
Hatta bir efsane gibi anlatılan şu Demirel'e Azerbeycan'da - Çok iyi bir pezevenksiniz dendiği ve onun da cevap olarak - Siz de iyi pezevenk sayılırsınız demesi :)

Kök 2 ) Farsça "kapı arkası" - Bizim kullanış şeklimizde bu işi icra edenlerin kapının arkasında bekliyor olması olasılığından yola çıkılmış olsa gerek ........

Kök 3 ) İtalyanca "pesce bianco" yani "beyaz balık" yani "uskumru" yani dişisinin yumurtasını yiyen ve bu ziyafete de hemcinslerini davet eden balık. Bağdaştırmak için uzun uzun yazmıyayım diyorum : )

Kök 4 ) Fransızca "maquereau" yani "uskumru" yani yine "beyaz et" ve şu yenen yumurtalar karşımıza çıkıyor.

Bir de unutmadan söylemek lazım Fransızlar Hanımlarının parasıyla geçinen erkeğe "maquereau" yani uskumru der.

Şimdi karar sizin hangi anlam aklınıza yatıyorsa onu kullanın derim. Amaç bilmeden kullanmayalım kelimenin nereden ve nasıl dilimize geldiğini öğrenelim. Ben açıkçası uskumrunun bu durumundan haberdar değildim öğrendiğim iyi oldu.
Bitirmeden son söz : Bu tarihçi keşke programda daha önce şöyle yazmıştım ama asıl kök budur dese imiş. İmajını , güvenilirliğini sarsmaz olurmuş eeee ben daha ne diyeyim .............

11 Şubat 2013 Pazartesi

Childhood memories....


 Bu neydi ? Neden bizde yok tu? Şu rafta duran ahşap atlardan bahsediyorum. Çok severdim. Sanki aynı atın siyahı da vardı. En net hatırladığım halamlar da vardı. Ve gereksiz bir şekilde acayip çekinirdim dokunamazdım. Yanımda kimse yokken bile dokunmayı düşünürdüm ama bir türlü dokunamazdım.
Sonra hiç ummadığım kel alaka evlerde tanıdıklarda senelerce karşıma çıktı. Hep sevdim hep hasrettim. BİZ DE YOKTUUUU. Bu İsveçli Dalarnalı Dalecarlian At neden herkeslerde vardı da biz de yoktu? Belki de oralarda yaşayan akrabalar getirirdi ev hediyesi diye. Bizim yok tu işte.

Çocukluk hatıraları ne komik ....gerekli gereksiz bir sürü şey tutarken bazen öyle birşeyi hatırlamıyor ki insan ebeveynini kırabiliyor ... Sadece hatırlamadığı için.



Şimdi bakıyorum da çok kitch geliyor. Ama olsun okadar sevmişim ki yine de bu gün bulsam sahip olmak isterim sanki. Sonun da benim de olsun derim : ))
Şu unutulmayan hatıralar çok önemli. Madem bizim çocukluk dönemimiz geride kaldı ve hatıralar çoktaaan oluştu o zaman şimdi kendi çocuklarımızın hatıralarını yazmak en önemli görevimiz. O hatıralar ki ileride 70-80 yaşına gelinince bile anlatılıcak olan........ İyi yazmak ve yaşatmak lazım. Hatıralar önemli hem de çok.

Hayatı boyunca hatıralarını kamufle edip 95 yaşında içindekileri kusan tanıdığım var. Ve hatta dalga geçiyorduk "öbür tarafta suratına bakmıyacaklar dedikodu yapma" diye. Haklıydı , anlatırken tekrar tekrar yaşıyordu hep bir kenarında tutmuş senelerce gizlemiş ama artık yeter demiş ti. İçini döküyordu. Ben dinlerken hem hak veriyordum hem de bunca zaman nasıl olmuş ta sabretmiş hiç bunlardan bahsetmemiş diye şaşırıyordum. O sıkılmadan anlatmaya başlamıştı , daha önce anlatmış olduğunu unutup tekrar tekrar aynı acıyı yaşayarak.......... Hatıra işte dönüp dolaşıp ummadık bir yerden çıkıveriyor. Bu arada sakın yanlış anlamayın , yazarken bir anda fark ettim de o hatıralar öyle gerçek acı veya çok fena şeyler değil sadece çocukluk hatıraları aslında hiç önemi olmayan ama sahibi tarafından hiç unutulmayan ufacık çocukluk hikayeleri benim şu çirkin at misali.

Kimseden sorumlu değilim ben "ANNE" olarak başka bir hikayeyim. Benim bırakacağım anılar başka ........ Umarım hep doğru hep eğlenceli ve hep iyi anılırım. Aslında umarım tüm ebeveynler hep böyle anılır. Çocuklar unutur yada anlamaz derler di eskiler ........... Ama çok yanlış çocuklar asla unutmaz keşke bu gerçeği de büyükler asla unutmasa.....
Şu çirkin at bana neler kusturdu şimdi. Çocukluğumda dokunamadığım çirkin ata bak sen..................
Unutmamak üzere.............

10 Şubat 2013 Pazar

My son



Bu benim oğlumun hali. Neden se oda toplaması aynen böyle oluyor. Oda halaaaa dağınık ama o çok mutlu .... unuttuğu ve yeni bulduğu oyuncaklarıyla..........



Ama sonuç ortada. He stole my heart.

Hani "aşk hikayesi " derler bazı aşklar sadece hikayedir ama bazılarıysa sadece aşk .... işte bu başka birşey :)