23 Nisan 2012 Pazartesi

Joy of Life.............Kids............


Bu dünyada bir kadına gelen en güzel hediye bebektir. O da şanslıysa tabii. Ama olmayanlara da bebek sevgisi vermiştir tanrı , etrafındakileri doya doya sevsin diye. Yetinemezse o sevgiyle evlat edinir kadın. Doğurmak önemli değil bakmak önemlidir nasıl olsa.
Ben mesela 2 çocuktan sonra en dokunaklı anılarımı hamileyken değil doğumdan sonra yaşadım. O anlar unutulmazlar listemde. Nasıl olsa , uzun süre her bebek hikayesi dinlediğimde sazımı elime alıp anlatacağım.
Her anlatışta o anı tekrar yaşayacağım.Böyle anılardan birisi daha dün oldu hemen paylaşayım dedim :
Bir kaç gündür hastayım yatıyorum ve benim canavarlar bana bakıyorlar. Kızım puding yaptı , kapıları kapatıp sürpriz olacak diye diye. Oğlum elinde defter dün akşam animasyon yapacak diye "adam asmaca " oynadı benimle.
İşte o oyun esnasında yine bir unutulmaz an yaşadık. Sıra Ege'deyken ------- bu bir elektronik alet dedi.
bulamadık çatladık Derin de ben de asıldık gitttiiiiii Cevabı hemen verdi Egemmmm : PİYESPİ.
Hayatınızda neşe hiç eksik olmasın ve çocuklar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun.

17 Nisan 2012 Salı

REMBRANDT ................


I will............
Ama zamanı gelene kadar bir şeylerden bahsedelim derim : İstanbul'da çok keyifli ve muhtemelen dünyanın en güzel manzaralarından birisine sahip olan özel bir müze var. Sabancı Müzesi. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın meşhur evi,atlı köşkü ve hemen yanında inşaa ettirdiği modern binası olan müzesi.
Her sergiye gidişimde evini de gezer özel koleksiyonunu zevkle seyrederdim. Bu sefer ev restorasyonda olduğundan koleksyon müzenin en alt katına taşınmış.
Şimdi ki sergi : "  Rembrandt ve çağdaşları " Sergi 10 Hazirana kadar açık kaçırmayın derim.

http://www.youtube.com/watch?v=csz5EEhnDsI

Sergi çıkışıda terasta bir kadeh şarap işte keyif. Bu klasik rotamdır.Ama bu sefer İzmir'den gelen arkadaşım Yeşim ile keyfi uzatalım dedik ve kendimizi yeniköy de bulduk. Arabaya yer bulup orası mı burası mı derken " gazebo" (- ki bunun Çırağan Sarayında ki Gazebo ile hiç alakası yok) da bulduk. Orayıda tavsiye ederim yemekler güzel manzara anlatmaya gerek yok bir yalı burası............
Ehhh özlenmiş bir dostla keyifli bir sohbet edip üzerine 1 şişe şarap içilmişse ............. İşte hayattan keyif almayı bilmiş, günlük koşuşturmacalardan çalınıp + hanesine eklenmiş bir gün daha .
Darısı acilen ihtiyacı olanlara.....................

Cep telefonumla çektiğim resimlerden birisinin  kesitini paylaşayım da neleri kaçırmamalısınız iyice anlayın.



Sevgili okur,
Hazır havalarda güzelleşmişken kaçımayın aynı rotayı çizin derim.
Sevgiler

16 Nisan 2012 Pazartesi

Fijiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii



Burada olmak vardıııııııııııııııııııııııııııııııııııııı



Yada buradaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa




Akşam da plajdan odaya dönünce en son hazırlanmadan önce buradaaaaaaaaa      

Yani kısacası Fiji'de olmak vardııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı

Birazcık Pazartesi sendromu ruh hali sonucudur sorrryyyyy ama umarım içinizi açmıştır : ))

12 Nisan 2012 Perşembe

William Shakespeare........................



Alıntının has ı baba sı huzurlarınızda. Shakespeare ile ciddi tanışmam Bilkent İngiliz dili 1.sınıfında oldu hem de "OLD ENGLISH" hali. Yani ne yalan söyliyeyim aramız pek iyi sayılmazdı. Ama öğrenmem ve anlamam şarttı.
Bu paylaştığım ............ bu başka birşey. İnsanı yormadan çok açık bir şekilde dile getirmiş. Okuduklarınızın altında üzerinde herhangi birşey aramanıza gerek yok açık seçik ortada. HAYATINIZI SEVİN.............NOKTA..................
Hayatın tadına varabilmek üzere..............................

11 Nisan 2012 Çarşamba

Meral Okay ............Nur içinde yat..............



Huzurlu olmak lazım. Kendi kendiyle yada etrafınla savaş halinde olmamak lazım. İşte o zaman "Nirvana" yani boşuna yerde gökte aramayın. Ben buldum bildireyim dedim.
Bir de hayattan keyif almak lazım Fazıl Say dinlemek lazım. Okumak lazım. Meral Okay a üzülmek lazım. Uzaktan , tanımadan da sevebilmek lazım. Ben bazı sanatçılar için şöyle hissederim " keşke tanışıyor olsaydım da sohbet edebilmiş olsaydım ve kesinlikle iyi bir insandır buna eminim insana ondan zarar gelmez" yani onları sanki bir aile dostu gibi görürüm ve tanışmıyor olmaktan dolayı da üzülürüm. Bu Sezen Aksu dur, Meral Okay dır, Aydın Boysan dır, Fazıl Say dır benim için . Listem çok kalabalık değildir benim. Zaten hayatımda da az ama öz insana yer vardır. Yani kuru gürültüye ihtiyacım yoktur benim , hele hele 20 senedir selam bile vermediklerimden oluşan bir facebook arkadaşları listesinin 300- 500 olmasını hiiiiç anlıyamam.

Meral Okay'a gerçekten çok üzüldüm bazı kesimlerin ise aşağılık manşetler atmasına anlam veremedim. Yahu rahmetli size ne yaptı tavuğunuza kışt mı dedi. Siz cennetliksiniz o değil mi? Yakılmak istiyorum demişti ona mı kızdınız "ben de yakılmak isterim" ve bunu senelerdir söylerim. Sizin haram günah dediğiniz şekliyle benim işe yarayan tüm organlarımı alsınlar kalanı da yaksınlar. Küllerimi eğer gitmeyi çok istediğim ve gidemediğim bir yer kalmışsa dünya da oraya birazını da denize serpsinler. 
İnsanları tercihleri ve düşünceleri yüzünden yargılamak size düşmez siz önce kendinize bakın 4 karı alıp çocukla evlenmeyi düşünen bir zihniyet evdeki helaliniz kenarda dursun  sokaktaki başı açık sizi tahrik etsin , ölünün ardından şerefsizin önde gideni olun ileri geri konuşun sonra da siz dindar ve cennetlik olun.
Pehhhhhhh eminim olursunuz.
Biz başı açık iyi kalpli , dini inancı her ne olursa olsun olan kesim var ya ölüye saygımız vardır. Onun için "Nur içinde yat tatlı insan , mekanın cennet ve sevgilinin yanı olsun."
Dayanamadım yazmalıydım tadınızı kaçırmış olabilirim ama yazmalıydım.

10 Nisan 2012 Salı

Özür........

İki tane özür borçluyum. Birincisi bu güzel hareket yapılırken , ben mutlaka katılacağım lambaları kapatacağım demişken ..................Unuttum ve uzun zamandır seyretmeye çalıştığım bir filmi yakaladım ve ağlaya ağlaya onu seyrettim. Şimdi bu harika harekete katılamamış olmaktan utansamda....  Film süperdi "Beni unutma" mutlaka izlenmeli denilen filmlerden bence. Görüntü , ışık , oyunculuk , mekanlar hepsi hepsi çok güzel. Özer Kızıltan yönettiği bu filmi seyredin derim.

Şimdi gelelim ikinci özürümeeeeee .Green peace destekçisi olarak geçinen ben seninki kaç cm. i ilk imzalayan bennnnn bu hafta sonu bir balık yedim ki.........Ne kadar özür dilesem olmaz yetmez.
Mezgit istedim. Benim bildiğim mezgit levrek kadar flatosu çıkarıldıktan sonra kocaman gelen ve hatta genelde yarım balık yenilen bu balıkkkkkkk işte bana tan istavrit gibi 10-12 tane geldi boyları mı ? Hiç sormayınnnnnn 10 - 12 cm. İçim cızladı kesin yasak bu dedim ama ama işte olan da orada oldu. Zorlanarak ta olsa kızımın da baskısıyla yedim. Kızım durmadan    "anne nasıl olsa ölmüş pişmiş ye gitsin derken ekliyordu hem zaten belki deniz de daha büyük balıklar yiyecektiiiii"
Ben çok kızdım ama olmadı işte yedim gitti. Bu arada bir şey öğrendim meğer Karadeniz mezgiti böyle ufak olurmuş yani yasak olmaya da bilir. Ama kendime söz verdim bir daha bu gibi şüpheli tabak gelirse önüme geri yollayıp mekanı şikayet edeceğim. Heeee unutmadan geçmiyeyim benim bu balıkçı pppeeeekkkk meşhurmuş da biz ilk gittik. "Sayın başbakan"ımızın sevdiği bir yermiş . Ehh ben de bunları bilme duygusu otomatikman "boşverrrrrr şikayet etsen hiç bir şey olmaz" duygusunu geliştirdi.
Diyeceğim şu ki ben ettim siz etmeyin. Ben bir daha affetmeme sözü verdim nasıl olsa. ................ : )

"COMME A LISBONNE" LİZBON'Dan gelen Tad



İsim olmak öyle kolay bir iş değil. Ama oldun mu da gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Şimdi paylaşacağım yer Paris te ve artık olmuş diyebiliriz. "Must go" listelerinin hemen hemen hepsinde yer alıyor. Bir de gerçek gurmelerin ağzından bu " Pasteis de Nata " yı dinlerseniz önce şöyle bir ağzınızın suları akacaktır. Bu küçücük dükkanda kahve ve Nata var başka bir şey yok ama adamlar dünya çapında üne kavuşmuş.
Ben de dedim ki bari bu güzelliğin tarifini vereyim de evde yapmaya çalışalım. Gidenlerde sonradan bize gerçeğinin tadını anlatsın. Sadece bir uyarı genelde tariflerde şu uyarıya rastladım " evinizdeki fırın bu ısıya ulaşamıyacağından görüntüsü farklı olabilir ama tadı aynı olur" Artık ne yapalım gözlerimizi kapar yeriz.


Pasteis de Nata :


Malzemeler :
          Hamur için Malzemeler :
  • 2 cup tan 2 yemek kaşığı az elenmiş un
  • 1/4 çay kaşığı deniz tuzu
  • 3/4 cup + 2 yemek kaşığı su
  • 16 yemek kaşığı oda ısısında tereyağ , şöyle iyice gevşemiş kendini bırakmış 
  • İç malzemeler 
  • 3 yemek kaşığı elenmiş un
  • 1 1/4 cup süt
  • 1 1/3 cup toz şeker
  • 1 tarçın çubuğu
  • 2/3 cup su
  • 1/2 çay kaşığı vanilya (likid)
  • 6 yumurta sarısı iyice çırpılmış
  • Pudra şekeri
  • Tarçın




Yapılışı

Un tuz ve suyu mixerde 30 sn karıştır iyice karışsın.
Hamuru 15 cm lik bir kare haline getir strech film ile sar ve 15 dkl dinlendir.
Bundan sonra hamuru 3 e böl ayrı ayrı aç üst üste aralara un serperek koy ve açmaya devam et. İkiye katlaya katlaya açmaya devam edeceksiniz fakat katlarken aralara teryağı sürerek ilerleyin.

Hamuru tekrar üçe bölüp aynı işleme devam edin ama yok ben bunu beceremem derseniz de hazır milföy de kullanabilirsiniz.


İç Malzeme için ise . 
Orta boy bir kasede un ve sütün 1/ 4 ünü karıştırıp bırakın.

Ufak bir tencerede şeker tarçın çubuk ve suyu kaynatın.
Bu arada başka bir tencerede 1 cup sütü kaynat ve unlu karışıma ekle. 
Tarçın çubuğu çıkartıp hepsini karıştır.
Vanilya ekle ve karıştır. İyice ısıt ama kaynatma.
Çırpılmış yumurta sarısını kat ve üzerini strech film ile sar beklet.
Fırını ısıt , buzdolabındaki hamuru çıkart ve aç.
Kalıplara döşe.
Kupların 3/4 ünü doldur ve hamurun kenarı kızarana kadar pişir.
Fırından çıkart ve kenarda dinlendir üzerine pudra şekeri ve tarçın serp AFİYET OLSUNNNNNNN


9 Nisan 2012 Pazartesi

Georgia Okeeffe...........

"Untitled" 1979

Bazı sanatçılar vardır bir notaya basar yada bir fırça darbesi atar ve sizi bambaşka yerlere uçurur. Neler anlatır size ... O eser neredeyse sadece sizin içindir artık. İşte bu çok zor ....... bu na bence "sanatçı " olmak deniyor. Yani gerçek anlamıyla yoksa o sanatçıcıklardan bahsetmiyorum. Böyle bir sanatçıyı anmak istedim.
Nereden çıktı demeyin sakın ben farklı bir seyahat içindeyim artık astral mi desem farklı boyut mu desem......
Öyle çıktı işte sadece anmak için. Bir de bilmeyenlere ise birazcık onu tanıtmak istedim o kadar.



Doğum 1887 Amerika Ölüm 1986 Ama hayat dolu dolu ........ Sanat dolu. Amerikanın önde gelen ressamlarında.
Hani "gusto su var " denir işte o tip insanlardan. Yukarıda gördüğünüz poz yetmiyor mu? Gusto ne? sorusunun cevabına ............

"White Rose " 1927
1920 ye kadar çalışmalarında taklitçilik sezilmiş olsa da sonra kendi tarzını bulup sanat tarihine adını büyük harflerle yazdırmış bir ressam. Sanattan uzaklaşmamak , sanatçıları küstürmemek, çalışmalarını takdir etmek , okumaya yorumlamaya devam etmek üzere...............



6 Nisan 2012 Cuma

Love ...


İnsan fazla sevince ısırmak ister. Yada benim gibi olan insanlar ister , diğerleri ne demek istediğimi anlamaz. Ama ben kendimi açayım o zaman , böyle dişlerin kaşınır ısırmak istersin ve ben genelde ısırmam daaaa istersin işte. Hatta bebek falan severken " ahh o şimdi büyümüştür ısırmalık olmuştur " derim. Elalemi ısırmam sadece telafuz ederim ama kendi çocuklarımı bazen .... ısırırım. Acıtmadan o yalandan bir ısırıktır. Sadece öpmenin yetmediği anda son hareketimdir.
Bu resmi bulunca "ohhhh" dedim. Yalnız değilim. İnsanoğlunun dışında başkalarıda sevince ISIRIYOOOOOO Ben bu resme bayıldım. Paylaşmalı dedim . Enjoy.....
Unutmadan siz ne düşünüyorsunuz , ısıranlardan mısınız ?